İst. Kemah Spor, ata sporumuz Geleneksel Okçulugu inceliyor.

GELENEKSEL
OKÇULUK...

YANİ, BİZİM
ATA SPORUMUZ

Ata sporlarımızdan okçuluk bir dönem neredeyse unutulmaya yüz tutmuş olsada, bugün bu işe gönül vermiş çok sayıda gencimizin ve onlara destek olanların gayretleri ile yeniden gündemde kendine yer bulmaya başladı.


Gariptir çok büyük bir oranda  maalesfe spor deyince sadece futbolu hatırlasakta,  çokta eski olmayan bir sürede  geçmişimize baktıgınızda aslında spor deyince binicilik, okçuluk, güreş vs gibi spor dalları hatıra gelmekte idi.


Bugün okçuluk yerinden kalkmaya çalışıp, gayret etsede aslında önündeki engeller bir hayli fazla. Çalışacak alandan, yöneticilik yapacak bilgi sahibi insan azlıgından, öğreticiye, malzemeden, yarışma programlarına kadar bir dizi sorun var. Her alanda oldugu gibi bu konudada bir takım egilip bükülmeler sonucunda günümüzde kendi öz  geleneksel okçulugumuz ikinci plana düşmüş, makaralı sitem dedikleri okçuluk uluslararası alanda yarışmlara kabul edildigi için Devlet yetkilileride bu alana yogunlaşmıştır. Oysaki devlet bu sporu uluslararası alana taşıyarak ödüllü yarışmalarla destekleyebilir, Bogaz Köprüsünde tenis oynatmayı bilenler bunun çok daha iyisini yapabilirler.


Kimse ilgilenmeyince, Devlet sahip çıkmayınca okçuluk bittimi?... Yoo asla bitmedi, bitmezde. Eger çıkılan yolu bitirmeye, başalanan binayı tamamlamaya, belirlenen hedefe varmaya azmetmiş gerçek gönüllü insanlar varsa  hiç bir iş ortada kalmaz, tamamına erer. Yani öyle bitmez. Herkes bitti tükendi sanır ama o gönüllüler bir yerlerde yaşatır gönüllerindekini.


Geleneksel okçuluk, gördügümüz kadarıyla birçok gönülde aşk olmuş. Bizde bu aşka döndük yüzümüzü, bilmedigimiz bir dünyayla karşılaştık. Havada vınlayıp giden okun sesine kulak verdik, ''Spor sadece futbol degildir.'' der gibiydi. Bunu belkide en fazla kabul eden kulüp olan İst. Kemah Spor'a yakışır bir tutumla bu aşka tutulmuş olanlara baktık bir lahza.

Önce geleneksel okçuluk hakkında bazı bilgiler paylaşmak istiyoruz sizlerle, daha sonra işinin ehli yetkili agızlardan konuyu aktaracagız burada.

Sonra düşündügümüz  olursa, Bismillah deyip yayı gerecek, Ya Hak deyip oku bırakacak kemankeşlerle, bu işe aşkla bakanlarla, bir projede buluşacagız.

Buda nerden çıktı, diyen varsa kusura bakmasın, bu zaten milletin gönlünde var olan bişey ama biz yada bu yazıyı okuyan birçok insan bir çok konuda oldugu gibi gönlümüzde olanları  bile unutmuşuz ne yazıkki.

Ok ve yay  bu milletin hayatında ne kadarda önemliydi oysa...



GELENEKSEL OKÇULUK HAKKINDA KISA BİLGİLER.




Türk Okçuluğunda Atış Türleri,

Osmanlı’da spor maksatlı okçuluk yarışmalarının birkaç çeşidi vardır. Yarışmaların başta geleni uzun mesafe atışları idi. Bu disiplinde Osmanlı okçularının dudak uçuklatan mesafelere ok düşürdüğü kayıtlara geçmiştir. Pek çok belge ve yazılı kaynak ile doğrulanan bu bilgiler, bilim çevresi tarafından kabul görmüştür. Yalnız bazı milliyetçi batılı azınlıklar tarafından halen inanılması güç bilgilerdir.

İkinci yarışma şekli hedef atışları idi. “Puta” adı verilen hedeflere atılmasından dolayı bunlara “puta atışı”, atılan yaylara “puta yayı”, hatta oklarına “puta okları” denirdi. Okların yelek ve formları hedef okçuluğuna uygun olduğu gibi, genelde günümüzde kullandığımız zeytin çekirdeği formundaki metal uçlar kullanılırdı.

Diğer gösteriye yönelik atışlar arasına sert cisimleri delme ve atlı okçuluk disiplinlerini koyabiliriz.
Ucu sertleştirilmiş çelik uçlarla kalın ağaç kütüklerini veya sert maden levhaları delmek, ilgi çeken bir gösteri idi. Yüksek kuvvet ve atış tekniğine sahip atıcılar, üst üste konmuş birkaç maden levhayı kolaylıkla delebilirlerdi. Müzelerde bu çeşit atışlarla delinmiş objeleri görmek mümkündür. Bu atışlara “darp” atışları denmektedir. Adını aynalı zırhın büyük metal plakalarından alan “ayna” hedefler ise bir başka sert cisim hedefleridir.

Bir diğer gösteri atışı “kabak atışı” diye adlandırılan ve at üzerinde yapılan atışlardır. Burada at dörtnala giderken, uzunca bir direğin ucuna konan hedefin tam altından geçildiği anda okçu atışını yapardı. Kabak atışı, direğin ucundaki hedefin genelde kabak olmasından kaynaklıdır. Bu atışlar, kondüsyon, konsantrasyon, ata binme ve ok atma tekniğinin en üst seviyede olduğu atışlardır. Tırnaklı hayvanların ok meydanlarına girmesi yasaklandığından, bu atışlar için kabak meydanları tahsis edilmiştir.

EĞİTİM

Kemankeşin (Okçu)ü Eğitimi ve Atış Yapabilme Şartları

Darb atıcıları geçir töreninde. (Hünername, 16. yy)

Darb atıcıları geçir töreninde. (Hünername, 16. yy)


Okmeydanında atış yapabilmek resmi izinlere bağlı idi. Bunun için ya lisanslı atıcı olmak ya da bir ustadan ders alıyor olmak olmak gerekirdi. Gerekli ön koşulları sağlayan atıcı talibine bir üstad belirlenir ve küçük bir törenle bu üstattan eğitim alma hakkını elde ederdi. Öğrenci, aldığı yazılı izinle okmeydanında sadece ok atabilme ve eğitim alabilme hakkına sahip olurdu. Herhangi bir müsabakaya katılamaz ya da menzil atışı yapamazdı. Uyması gereken kurallar, sakınması gerekenler ve yükümlülükleri öğrenciye eğitimin başında bildirilirdi. Ok eğitimi alamayacak ve ok atma bilgisi kendisinden saklanacak olanlar ise geçmişi belirsiz olanlar, ölçüsüz ve dengesiz davranışlarda bulunanlar, aptallar ve ruh sağlığı yerinde olmayanlar şeklinde, açıkça belirtilmiştir.

Eğitime başlayan kimsenin tam bir atıcı olabilmesi için uzun süren eğitimini tamamlaması ve sonunda pişrev oku ile 900 gez mesafeye (yaklaşık 594 m. 1 gez = 66 cm) ve azmayiş oku ile de 800 gez mesafeye ok düşürebilmesi gerekiyordu. Bunu başarabilen adaylar, büyük bir toplu merasimle usta lisanslarını alırlar ve sicil defterine kaydedilirlerdi.

Lisans sahibi usta atıcılar “kemankeş” olarak adlandırılırdı ve aralarında uzun mesafeye veya hedefe atış yarışmaları yapabilirlerdi. Bunun yanında atıcılar kurumu başkanının izniyle meydanda yeni menzil açma ya da mevcut menzillerden birinin rekorunu kırma denemelerinde bulunabilirlerdi. Fakat bu iznin çıkması çok kolay olmazdı. Atıcının bu izni talep edebilmesi için kemik uçlu ve hafif “pişrev” oku ile 900 gez (594 m), ucuz kemik uçlu “yeksüvar” oku ile 850 gez (561 m), uzun yelekli “heki” oku ile de 800 gez (528 m) mesafeye atış yapabildiğini şahitler ve yetkililer nezaretinde onaylatmış olması gerekirdi.

Torba gezi antrenmanı. (

Torba gezi antrenmanı. (“Okspor”, 1939)


Ardından kurum, önce yeni bir menzile gerek olup olmadığına bakardı. Karar verilirken açılacak menzilin gelişmesinin meydanın topoğrafyasına uygunluğu, başka menzillerle karışma ihtimali vb. parametreler göz önünde bulundurulurdu. Eğer tüm şartlar sağlanmışsa gerekli izin çıkardı.

Eğitim Metodu

Kemankeşlik eğitimi ve sonrasında yapılan antrenmanlara genel olarak “meşk” denir. Meşklerde asıl amaç vücudun sınırlarını zorlamak ve bu sınırların nerede bittiğini bilebilmektir. Menzil rekoru kırmak vb. maksatlı ciddi meşkler bir seneden üç seneye kadar sürebilmektedir. Bu süre sonunda atıcı (kemankeş, tirendaz, okçu), formunun zirvesinde olabilecektir.

Acemi okçular için özel ok (Askeri Müze, İstanbul)

Acemi okçular için özel ok (Askeri Müze, İstanbul)

Acemi okçular idmana kepaze ile başlar. “Kepaze” denilen yumuşak yay ile ok atmaksızın kiriş düzenli aralıklarda çekilip bırakılır. Bu esnada ayaklar yere sağlam basmalı ve baş sola çevrilmelidir (sağak yay çekenler için). Kepazede amaç çekiş alışkanlığı edinmek ve kasları kuvvetlendirmektir. Sağ elin parmaklarını nasır ve yaradan korumak için, kirişin tutulan yerine pamuk veya bez sarmak yerinde olacaktır.

Günde 50 çekişten başlayan kepaze, daha sonra 500 adede kadar çıkarılmalıdır. Burada asıl nokta aceleci davranmamak, kasları sakatlanmaya neden olacak şekilde zorlamamaktır. Aksi takdirde tüm okçuluk sporu hayatını etkileyen kalıcı bir sakatlık kaçınılmaz olacaktır.

İbriş okları. (Askeri Müze, İstanbul)

İbriş okları. (Askeri Müze, İstanbul)

Kepaze bitiminde, ok gezlemeyi ve atış yapmayı öğreten torba ve hava gezi idmanları gelecektir. Kapalı alanlar için daha uygun olan torba gezi antrenmanında, içi talaş veya pamuk çekirdeği ile doldurulmuş torbalara, 45 derece eğik açı ile yakın mesafeden atışlar yapılır.

Hava gezi ise yeleksiz ve temrensiz/soyasız kalınca oklarla yapılan atışlardır. Daha çok açık alanlar için uygun bu atışlarda da amaç oku düzgün atmaktır. Hava gezi 30 gün süre ile sabah 150, akşam 150 olmak üzere günce 300 atış şekline yapılır. Bu antrenmanda menzil atışına ait uygulama ve incelikler öğrenilmiş olmalıdır.

Yeterli meşk süresi sonunda kemankeş adayları atışlara yumuşak yaylardan başlamalı, kademeli olarak yaylarının kuvvetini artırmalıdırlar. Bu esnada sıkı antrenman programı hiçbir zaman terk edilmemelidir. Yapılabilecek en basit antrenman, sabah uyanır uyanmaz çekilen 66 adet kepazedir. İdmanı bir gün bırakanı kemankeşlik on gün bırakır.

Tecrübeli kemankeşler için ise herhangi bir menzil atışı öncesinde meşkin ortalama 12000 kepaze, 6000 torba, 3000 hava gezi ile dolduğu kaydedilmiştir.

Meşkler esnasında sporcuların ellerini soğuktan koruma maksatlı eldiven giydikleri de kaydedilmektedir. Ayrıca meşklerde havacıların (hakemlerin) bulunması çok yardımcı olurdu. Çünkü bu hakemler tıpkı birer antrenör gibi sporcuyu yönlendirir, atışlarındaki hata ve sapmaları haber verirdi.

      www.kemahspor.com



10585 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
SPONSORLARIMIZA TEŞEKKÜR EDERİZ


  www.dersan.com.tr
www.youtube.comdersanmedia